30 Haziran 2010 Çarşamba

Deftones - Diamond Eyes

Oha. Yani albümün son şarkısı bittiğinde verdiğim ilk tepki buydu, onu demek istiyorum. Ağzım bir karış açık kalakaldım. Tek kelimeyle “mükemmel”. Aslında yazıyı burada bitirmek gerekiyor, buradan sonrası gereksiz. “Saturday Night Wrist”den sonra grubun başına gelenleri biliyorsunuzdur; Team Sleep projesi ile iyice dikkati dağılan bir Chino ( ki bu dağınıklık Saturday’e de yansımıştı ), numetalin modasının geçmesiyle sadece kemik kitlesiyle başbaşa kalan bir grup, talihsiz bir kaza sonrası hala komada olan bir basçı ve onsuz yayınlanmasını anlamsız buldukları için çöpe atılan bir albüm. Bütün bunların ardından grubun stüdyoya girip de “Diamond Eyes”ı çıkaracağını söyleseler kimse inanmazdı herhalde. İlk iki albümün ruhunu, The White Pony’nin atmosferini ve Minerva’nın sertliğini bir arada barındıran, Deftones tarihinin en olgun eseri ile karşı karşıyayız. Albüme adını veren parçanın büyüsü daha etkisini yitirmeden, ortalama gruplarda genelde filler şarkıların işgal ettiği 5-9 numaralara öyle güzel dört şarkıyı ardı ardına döşemiş ki adamlar, dinlerken alacağınız zevki en yakın tarif edecek kelime sanırım “orgazm” olabilir. Prince, Sextape, Risk gibi şarkılardaki ruh ve atmosferi yaşamaktan kendinizi alıkoymayın. Çok gruba nasip olmayan bir cümle ile bitirelim, eğer Deftones dinlemeye yeni başlayacaksanız, tercihiniz “Diamond Eyes” olsun.

1 yorum:

  1. Bendeki etkisi de hala geçmedi.Bu derece güçlü bir albüm geleceğini hiç ummazdım ama resmen hönkürttü beni:)

    Büyük albüm,büyük grup...

    YanıtlaSil