23 Ekim 2010 Cumartesi

SPIRITUAL BEGGARS – Return To Zero

Carcass’ın efsane gitaristi Amott’un C sonrası sevdiğim tek işi Spiritual Beggars. Arch Enemy’e hiç alışamadım, sevemedim, neden bilmiyorum. Özellikle Ad Astra albümü ve içindeki mükemmel sololar ile gönüllerimizde taht kuran grup, bir dönem bünyesinde Grand Magus’un kurucu üyelerinden JB’i de vokalist olarak barındırmıştı. Zaten herifin gruba girişi SB’ın daha önce de fazlasıyla feyz aldığı 70’ler sounduna daha derinlemesine girmesine sebep olmuştur. Bu albümde ise vokallerde gitaristi Gus’ı Ozzy Osbourne’a gurbete gönderen Firewind’in vokalisti Apollo var. Starbuck’ın durumu hakkında ise bir bilgim yok, muhtemelen hala taş gibidir, en son The Last Sentinel’de oynadı ama hala seyredemedik arkadaş.. Evet biliyorum çok kötüyüm.

Neyse, Apollo’nun açılıştaki ilk şarkıda kulağa çarpan güçlü sesi ve onunla tezat oluşturan, R’leri bir milim fazla bastıran “İngilizce konuşan Akdenizli” aksanı sizi hem güldürüyor hem de düşündürüyor, yanlış anlamayın herif harika bir vokalist bence. Belki de fazlasıyla vokali öne çıkaran Sabbath’ın Sabotage/MOR dönemini andıran bu beste, tam size “aslında açılış için yanlış seçim olmuş” cümlesini kurduracakken, ardından gelen “Star Born” gibi dev klas şarkılarla grubun ne yapmak istediğini anlıyorsunuz. Bu arada yanlış anlamayın açılış şarkısı bence harika.. Tıpkı ağır ağır hareket edip yavaşça ama sağlam adımlarla harekete geçen bir tren gibi, müziğin ve bestelerin kuvveti albüm ilerledikçe artıyor. Böylece safi bir BS tribute albümü dinlemeyeceğinizi anlayarak rahatlıyorsunuz. Zaten SB’în en güzel yanı BS’ın blues etkilerini attıktan sonraki heavy dönemiyle Monster Magnet’in kıvraklığını çok başarılı bir şekilde birleştirmesi; bu da onları gavurun tabiriyle hem "catchy" hem de "heavy" bir grup yapıyor.. Albümün bünyesinde barındırdığı iki adet balad ise fazlasıyla nihilist ve negatif liriklerine rağmen yeme-yanında-yat tadında. Gerçi her halikarda açılış parçası Lost In YEsterday’den itibaren albüm boyunca oldukça negatif liriklere maruz kalacağını söylemeliyim.. Netteki versiyonlarda bonus track olarak görünen muhteşem Thin Lizzy coverı “Time To Live” ise grubun mottosunun nereden geldiğini göstermesi açısından güzel bir hareket olmuş. Stoner kelimesini duyunca dibi tutan, tavuk göğsüne kazandibi diyen fanatiklere duyurulur.. Bence en iyi SB albümü değil ama, oldukça iyi bir SB albümü. Fanlarının zaten kaçırmayacağından eminim fakat yanında yeni başlayacaklara bir doz da “Ad Astra” yazıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder